Sezaryenle doğumda obezite riski

Sezaryenle doğumda obezite riski<br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVSVpVC6h-pRVeE63KhQ1pFqflcgX8oEH-3bac0ngejmz5qzNgrz1E7VVfB2t7Zriz-mzzANJmH_wjZT5DVNQkmP7EvBAgyNBc2Gz3V8ShdP-Iyfh9f10cThOvj2K0L3BYCMVB0K1TI41z/s1600/sezeryan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVSVpVC6h-pRVeE63KhQ1pFqflcgX8oEH-3bac0ngejmz5qzNgrz1E7VVfB2t7Zriz-mzzANJmH_wjZT5DVNQkmP7EvBAgyNBc2Gz3V8ShdP-Iyfh9f10cThOvj2K0L3BYCMVB0K1TI41z/s1600/sezeryan.jpg" /></a></div> <br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <br />ANKARA - İngiliz araştırmacılar, sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde obezite riskinin normal doğanlara göre yüzde 22 daha çok olduğunu ortaya çıkardı. <br /><br />"PLoS One" dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, normal doğan her 100 bebekten 60'ı ileri yaşlarda kilolu veya obez olurken bu rakam, sezaryenle doğan her 100 bebekte 65'e yükseliyor.<br /><br />Yaklaşık 38 bin kişiy ile ilgili verilerin incelendiği araştırma, sezaryen ile dünyaya gelmenin kişinin beden kitle endeksine ortalama yarım puan eklediğini gösteriyor. <br /><br />Normal doğum geriliminin bebeklerin genlerindeki dinamikliği artırarak ve sindirim sisteminde faydalı bakterilerin üremesini hızlandırarak obeziteyi önlediği sanılıyor. <br /><br />Araştırmacılardan Dr. Matthew Hyde, "Anne adaylarına sezaryen tekniğinin uzun vadede etkileri konusu ile ilgili bilgi verilmeli" dedi.   <br />Daha önce yapılan araştırmalarda da sezaryenle doğan bebeklerde Astım riskinin normal doğumla dünyaya gelenlere oranla daha yüksek olduğunu göstermişti.

doğumda obezite riski Sezaryenle Sezaryenle doğumda obezite riski Sezaryenle doğumda obezite riski

Sezaryenle doğumda obezite riski ANKARA - İngiliz araştırmacılar, sezaryenle dünyaya gelen bebeklerde obezite riskinin normal d...

Devamı »

Çocuklarda D vitamini eksikliği

Çocuklarda D vitamini eksikliği<br /> <br /> <br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPng5RnhPq3x1WBoB5Ff1iCA7mHvVbu6a_TT2W3N_D3lKu9la4t11yHJTpUqgR8LLlxcdyubLbv3COW0henYbKwavhEWspHFFwtx1-g_7nn1zWdSY3zRCZDETefdMBPZHdVGSaHQubVUWk/s1600/dv.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPng5RnhPq3x1WBoB5Ff1iCA7mHvVbu6a_TT2W3N_D3lKu9la4t11yHJTpUqgR8LLlxcdyubLbv3COW0henYbKwavhEWspHFFwtx1-g_7nn1zWdSY3zRCZDETefdMBPZHdVGSaHQubVUWk/s1600/dv.jpg" /></a></div> <br /> <br /> <br /> <br /> <br />TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Karahoş başkanlığında, Karadeniz'de yapılan araştırmada çocukların büyük bölümünde D vitamini eksikliğine rastlandığı bildirildi.<br /><br />Prof. Dr. Karahoş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, D vitamininin iskeletin gelişmesinde oldukça önemli olduğunu ifade etti.<br /><br />D vitamininin organizmaya iskelet haricinde de ciddi katkıları olduğunu vurgulayan Karahoş, "D vitamini eksikliğini serumda 'D vitamini' düzeyini ölçerek tanımlıyoruz. Serumda ölçtüğümüz D vitamini düzeyi, normalden daha düşük çıkıyorsa biz buna D vitamini eksikliği diyoruz" dedi.<br /><br />Karahoş, D vitamininin artık evrensel bir problem haline geldiğini ifade ederek, "Çocukluktan yetişkinliğe kadar olan dönemde D vitamini düzeyleri yeterli olmazsa kemik zayıflığı, rikets ve osteomalazi gelişebilir. Riketstli bebeklerde ve ufak çocuklarda yürüme gecikebilir, terleme, kas güçsüzlüğü, kemiklerde biçim sorunlulukları, bacaklarda eğrilik, göğüs kafesinde deformiteler gelişebilir. Büyük çocuklarda ve ergenlerde ise D vitamini eksikliğinin bulguları hafif olduğu için gözden kaçıyor ve o nedenle de toplum taraması önemlidir" şeklinde konuştu.<br /><br />D vitamini eksikliğinin toplumda hemen herkeste ve her yaş grubunda görülebildiğini dile getiren Karahoş, şunları kaydetti:<br /><br />"Özellikle coğrafi olarak yüksek enlemde, Hava kirliliğinin olduğu bölgelerde yaşayanlarda ve kış mevsiminde D vitamini eksikliği riski daha çokdır. Ayrıca kızlarda erkeklerden daha çok görülmektedir. Giyim tarzı da D vitamini eksikliğinin gelişmesinde rol oynamaktadır. D vitamini sentezi ciltten güneş ışınları sayesinde olmaktadır. Giyim tarzı da D vitamini sentezinde etkilidir. Kapalı ortamda yaşayan ve açık Havada vakit geçiremeyenlerde obezlerde, gebelerde ve güneşten aşırı kaçanlarda D vitamini eksikliği için risklidir."<br /><br />-"D vitamini kesinlikle uzman hekim denetiminde alınmalıdır"<br /><br />Prof. Dr. Karahoş, son yıllarda yapılan çalışmaların D vitamininin birçok fizyolojik fonksiyonda önemli rol oynadığını da anlatarak, "Araştırmalarda D vitamini eksikliğinin iskelet sistemine olan etkileri dışında, yaşamın ileri ki yıllarında ise diyabet, kardiyovasküler hastalık, infeksiyon hastalıkları, otoimmun hastalıklar, bazı Kanser türleri ve Depresyon gibi birçok farklı sistemik hastalıkların gelişiminde rol oynadığı da ortaya konulmuştur" ifadesini kullandı.<br /><br />-"Doktor denetiminde D vitamini desteği şart"<br /><br />Karadeniz'de 11-18 yaş grubu Sağlıklı, okula giden çocuklarda D vitamini düzeylerini hem kış sonu hem de yaz sonu dönemde ölçerek Türkiye'nin en kapsamlı çalışmasını yaptıklarını vurgulayan Karahoş, sözlerini şu şekilde sürdürdü:<br /><br />"Yaklaşık  850 çocuğu taradık ve çocukların hemen hepsinde D vitamini eksikliğini saptadık. D vitamini düzeyleri kış sonu dönemde çocukların hepsinde düşük çıktı. Yaptığımız araştırmada aşağı yukarı 400 civarındaki çocuğun yalnızca 1'inin D vitamini düzeyi normaldi. Onun dışında tüm çocuklarda D vitamini düzeyi eksikti. Yaz sonu dönemde de aşağı yukarı yüzde 95 çocukta D vitamini eksikliği vardı. Bu rakamlar önemli oranda müdahale edilmesi gereken rakamlar. <br /><br />Bu nedenle bütün okul çocuklarına uzman hekim denetiminde D vitamini desteği yapılmasını tavsiye ediyoruz. Unutmamamız gereken D vitamininin kesinlikle uzman hekim denetiminde alınması gerektiğidir. Uygunsuz dozlarda kullanıldığında toksik etkiler ortaya çıkabilir ve böbrek gibi organlara zarar da verebilir."<br /><br />-Güneşlenme tavsiyesi<br /><br />Prof. Dr. Karahoş, D vitamini desteğinin dışında güneşlenme tavsiyesinde de bulunarak, ''Akılcı güneşlenme, bilhassa Saat 10.00 ile 15.00 arasında kollar ve bacaklar açık kalacak biçimde haftada 3-4 kez 10-15 Dakika olacak biçimde güneşlenmektir. Daha uzun süre güneşlenmek isteniyorsa güneş ışınlarının olumsuz etkilerinden kaçınmak için belirtilen süreden sonra koruma etkenlü güneş kremleri kullanılmalıdır. Toplumda D vitamini eksikliği çok yüksek boyutlarda olduğu için farkındalığın artırılması gerekiyor" dedi.

Çocuklarda Çocuklarda D vitamini eksikliği D vitamini eksikliği Çocuklarda D vitamini eksikliği

Çocuklarda D vitamini eksikliği TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim...

Devamı »

Yer elması şifa kaynağı

Yer elması şifa kaynağı<br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJOiK4n5Y92Mtm3tStol7SGon-rXKw7oCRHCsYK4u57jONVQaXp_TKBGeQzU2PTNEdrdump7qKCWordvXzZ20OWILl5nhyphenhyphen2QPirWme_WM_BHVGxbzqRDyncmZlOMEbGxQWjKIUw-PW1RHs/s1600/adavavav.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJOiK4n5Y92Mtm3tStol7SGon-rXKw7oCRHCsYK4u57jONVQaXp_TKBGeQzU2PTNEdrdump7qKCWordvXzZ20OWILl5nhyphenhyphen2QPirWme_WM_BHVGxbzqRDyncmZlOMEbGxQWjKIUw-PW1RHs/s1600/adavavav.gif" width="320" /></a></div> <br />TRABZON - Yer elmasının içerdiği potasyum, B ve C vitaminleri ile demir ve fosfor mineralleri vasıtası ile kolon kanserini önlediği, kansızlığa iyi geldiği, idrar söktürücü özelliği bulunduğu ve bedenin direncini artırarak Romatizmal ağrıları hafiflettiği bildirildi.<br /><br />Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Uslu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, patates gibi Toprak altında yetişen kış sebzelerinden olan yer elmasının tadı ve dokusunun turpa benzediğini ifade etti.<br /><br />Çiğ olarak yenebilen yer elmasının zeytinyağlı veya et yemeklerinde de kullanılabildiğini belirten Uslu, "Yer elması oldukça önemli bir sebzedir, yararları saymakla bitmez. Yer elmasının içinde önemli miktarda inülin (fruktan şeklinde de bilinen lifler sınıfına ait doğal bir polisakkarit) denen bir Madde vardır. İnülin, kolon kanserini önleyicidir ve bağırsaklar için çok yararlı etkileri vardır" dedi.Uslu, inülinin soğan, Sarımsak, pırasa, hindiba ve enginar gibi çoğu sebzede de bulunduğunu ifade ederek, "Bunlara ek olarak inülin, kalp, kanser, şeker ve kemik erimesi hastalığı riskini önemli ölçüde azaltır. İnülinin yanı sıra Suda çözünen ve çözünmeyen son derece fazla miktardaki lif içeriği vasıtası ile yer elması sindirim sistemimizin çalışmasını hızlandırır ve tok kalma süresini uzatır. Bu yüzden diyet yapanlar tarafından rahatça kullanılır, ilaveten kabızlığı ve basur şikayetlerini azaltır" şeklinde konuştu.<br /><br />-"Yer elması zengin potasyum oranıyla başlı başına şifa kaynağıdır"<br /><br />Yer elmasının, kan şekerinin de dengelenmesine yardımcı olduğunu vurgulayan Uslu, şu şekilde devam etti:<br /><br />"Bu yüzden şeker hastalarının sık sık tüketmesinde fayda vardır. Yer elması içerdiği besin dşayetleri ile kansızlığa iyi gelen besinlerin başında gelmektedir. 100 gram yer elmasında 3-4 miligram demir bulunuyor, bundan dolayı demir açısından en zengin gıdaların başında gelir. Yine 100 gram yer elmasında 450 miligram potasyum vardır. Potasyum başta kalp olmak suretiyle vücut fonksiyonları için önemli bir mineraldir ve kesinlikle alınması gerekir. Örneğin kalp yetersizliği için idrar söktürücü ilaç kullanılıyor ise idrar söktürücü ilacın tipine bağlı olarak idrarla potasyum kaybı olabilir. Potasyum kaybında kkatiyenrda güçsüzlük, sinirlilik, yorgunluk ve kalp atışlarında düzensizlik görülür. Yer elması bu kadar zengin potasyum oranıyla başlı başına bir şifa kaynağıdır."Uslu, yer elmasının bilhassa yaşlılara tavsiye edildiğini zira bünyesindeki zengin fosfor mineralleri vasıtası ile kemiklerin güçlü yapısını koruduğunu anlatarak, şunları kaydetti:"Yer elmasında ilaveten son derece yüksek miktarda B ve C vitaminleri vardır. Özellikle niacin bunların başında gelmektedir. Saçlarınız, cildiniz ve gözlerinizin Sağlıklı olmasında bu vitaminler önemli rol oynarlar. Bu vitaminler Anne Sütünü arttırmaya yardım ederlar. Yer elması böbreklerin derli toplu çalışmasına da yardım eder. Bunun yanı sıra göğsü yumuşatır ve öksürüğü keser. Romatizma ve eklem ağrılarını hafifletir. Ayrıca bedenin direncini artırır. Sadece inülin ve Kanser önleyici etkileri ile bile yer elması bilhassa kış günlerinde her hafta kesinlikle bir kez sofralarımızdan eksik etmememiz gereken oldukça önemli sebzedir

elması kaynağı şifa Yer Yer elması şifa kaynağı Yer elması şifa kaynağı

Yer elması şifa kaynağı TRABZON - Yer elmasının içerdiği potasyum, B ve C vitaminleri ile demir ve fosfor mineralleri vasıtası ile kolon ...

Devamı »

112 acili işleten yanacak

112 acili işleten yanacak<br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_kY9_YB2tE33sonwBbHCCt0Ws6s2Vw_ER_P0fr7Pqzj46lQl6XMUzNAkdjeNIH5F6RQxr5vrc2buCFmILyVSljC5sLSiWWQN5ZztSG7y4sACxP7ttJvCIp1YZgOMY8ZiYQ-7ZToOYi-Y8/s1600/112ac.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="136" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_kY9_YB2tE33sonwBbHCCt0Ws6s2Vw_ER_P0fr7Pqzj46lQl6XMUzNAkdjeNIH5F6RQxr5vrc2buCFmILyVSljC5sLSiWWQN5ZztSG7y4sACxP7ttJvCIp1YZgOMY8ZiYQ-7ZToOYi-Y8/s1600/112ac.jpg" width="320" /></a></div> <br /><br />ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayladığı "Torba Kanun"la 112 acil çağrı merkezini asılsız ve lüzumsuz ihbarda bulunanlar 250 lira para cezasına çarptırılacak. <br /><br />Yasanın uygulamasına yönelik alt düzenleme yapılacak, asılsız ve lüzumsuz çağrı tanımına açıklık getirilecek. Aramanın küfür içermesi ve kötü amaçlı olması, kastın bulunması, arayanın çocuk olması durumunda ailenin uyarılmasına rağmen bu durumun devam etmesi durumunda cezai müeyyide uygulanacak.<br /><br />-Yasa ne getiriyor?<br /><br />Gül'ün onayladığı "Torba Yasa"ya göre bütün acil çağrıları karşılamak, sevk ve koordinasyonunu sağlamak üzere büyükşehir Belediyesi bulunan illerde yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı içeriğinde, diğer illerde ise valilikler içeriğinde 112 Acil Çağrı Merkezleri kurulacak.<br /><br />Acil çağrı hizmeti veren kurumların çağrı hizmetini yürütmekle görevli personeli buralarda görevlendirilecek.<br /><br />Yeterli personel bulunmaması durumunda valilik, kadro, yer ve unvanlarına bakmaksızın uzman, sözleşmeli personel ve memlinkarı bu merkezlerde görevlendirebilecek.<br /><br />112 Acil Çağrı Merkezi'ni asılsız ihbarda bulunmak suretiyle meşgul ettikleri belirleme edilen kişilere Kabahatler Kanununa göre il valileri tarafından 250 TL idari para cezası verilecek. Tekerrür durumunda bu ceza iki katı (500 lira) uygulanacak.<br /><br />-"Hem ahlaki değil hem suç"<br /><br />Sağlık Bakanlığı yetkilileri, yasanın, 112'ye yapılan asılsız ve lüzumsuz aramaların önüne geçmesinin beklendiğini bildirdi.<br /><br />Asılsız ve lüzumsuz çağrıların, acil sağlık hizmetine gerçekten ihtiyacı olan vatandaşların bu hakkını zedelediğini ifade eden yetkililer, bunun ahlaki olmadığı gibi yasal açıdan da suç teşkil ettiğine dikkati çektiler.<br /><br />Bu yasa menfaatilmadan önce de 112'yi lüzumsuz ve asılsız arayanların cezalandırılmasının mümkün olduğunu yalnız yeni düzenlemeyle artık bu kişilere para cezası verilebileceğini belirten yetkililer, uyarılmasına ve bilgilendirilmesine rağmen bu davranışlarını sürdürenlerin para cezasıyla karşı karşıya kalacağını açıkladı.<br /><br />-Gereksiz ve asılsız arama ne demek?<br /><br />Gerekmediği halde acil yardım istenen aramalar "asılsız", kötü amaçlı ve küfür içeren, çağrı karşılayıcıyla iletişimin kurulmadığı sessiz aramalar ise "lüzumsuz" kabul ediliyor.<br /><br />Sürekli ve sessiz aramalarda ilk önce yöntem arıza olup olmadığına bakılacak, kasıt varsa ceza uygulanacak.<br /><br />Çocukların oyun amaçlı yaptığı yenidenlanan aramalarda aileye ulaşılacak, bilgi verilecek, bu durumun sürmesi durumunda Aile para cezasına çarptırılacak.<br /><br />Acil yardım hizmeti dışında kalan konularda bilgi sorma, ihbarda bulunma gibi nedenlerle arayanlar da, çağrı karşılayıcının bilgi vermesine rağmen bu tutumlarında ısrar ederse para cezasıyla karşı karşıya kalacak.<br /><br />Kötü niyetli ve hakaret içeren konuşmalarla personel sürekli biçimde rahatsız edilirse yasal prosedür uygulanacak.<br /><br />-Yüzde 96'sı asılsız ve gerçek dışı<br /><br />Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçen yıl 112 acil çağrı merkezine yapılan 100 milyon aramanın yalnızca 4 milyonu gerçek.<br /><br />Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca köyü Çalık mezrasında yaşamını yitiren 3 yaşındaki Muharrem Taş'ın ölümüy ile ilgili açıklama yaparken 112'e yapılan asılsız ve gerçek dışı aramalara dikkati çekmişti.<br /> Müezzinoğlu, söz konusu olayın meydana geldiği Gün Van'da 10 bin 300 civarında acil çağrı yapıldığını bunların yalnızca 241'inin gerçek olduğunu belirtmişti

112 112 acili işleten yanacak acili işleten yanacak 112 acili işleten yanacak

112 acili işleten yanacak ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayladığı "Torba Kanun"la 112 acil çağrı merkezini as...

Devamı »

Virüs, 30 bin yıl sonra dirildi

Virüs, 30 bin yıl sonra dirildi <br /> <br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJ19i37HUaIed8AU1FO0ters-8dPt5WCGY0yOWAvB_8a_ygvNI6Bq_WGlFWhzFRMtE3MbEoiRYD5TJHvbUc3j6pjhQezzuqKGH1kIkRxOoIZ6HhIeHbMBCvWtbd6jWv5VAh8DM3My6nMw2/s1600/light-virus-1ad.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJ19i37HUaIed8AU1FO0ters-8dPt5WCGY0yOWAvB_8a_ygvNI6Bq_WGlFWhzFRMtE3MbEoiRYD5TJHvbUc3j6pjhQezzuqKGH1kIkRxOoIZ6HhIeHbMBCvWtbd6jWv5VAh8DM3My6nMw2/s1600/light-virus-1ad.jpg" width="320" /></a></div> <br /> <br />ANKARA - Bilim adamları, 30 bin yıl boyunca buzul tabakasının altında uykuda olan bir virüsü tekrar hayata döndürmeyi başardı. <br /><br />Sibirya'da 30 metrelik bir buz katmanın altında donmuş olarak bulunan virüsün, hayata döndükten sonra tekrar bulaşıcı hale geldiği açıklandı. <br /><br />Fransa'daki Aix-Marseille Üniversitesi'ndeki Bilimsel Araştırma Merkezi'nden Prof. Jean-Michel Claverie, "Bu kadar uzun bir süreden sonra hala bulaşıcı olan bir virüsü ilk kez görüyoruz" dedi. <br /><br />Claverie, virüsün insanlar veya hayvanlar için herhangi bir tehlike oluşturmadığını, yalnızca tek hücreli organizmaları etkilediğini ifade etti. <br /><br />Virüsün, varlıkları kısa bir süre önce keşfedilen dev virüsler sınıfına ait "Pithovirus sibericum" olduğu belirlendi. <br /><br />Dev virüsler, diğerlerinden farklı olarak mikroskopla görülebilecek kadar büyükler.<br /><br />Yaklaşık 1,5 mikrometre uzunluğundaki virüsün, şimdiye kadar bulunan en büyük virüs olduğu kaydedildi. <br /><br />Sibirya'daki buz katmanları altında daha ölümcül virüslerin de bulunabileceğine işaret eden bilim adamları, buz katmanlarının küresel ısınma sebebiyle eridiğini, bölgenin gelecek yıllarda büyük bir tehditle karşı karşıya kalabileceği uyarısında bulundu. <br /><br />Araştırma, "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayımlandı. 

30 30 bin yıl sonra dirildi bin dirildi sonra Virüs yıl Virüs, 30 bin yıl sonra dirildi

Virüs, 30 bin yıl sonra dirildi ANKARA - Bilim adamları, 30 bin yıl boyunca buzul tabakasının altında uykuda olan bir virüsü tekrar ha...

Devamı »

meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor

meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglUPfHEQBkxv0t0JOiBHCZDnwtDX2nWXjsS9NZLDDiJqZuNtTS13wlv3PACqyHV8RdN1GbH85jRzFk9sI9CJrq2rRk_2uWQLvPLxNMwDoMXMtz7_rggM3taQFVNuMFuPaTISv1GPcKRMoY/s1600/kkkaa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglUPfHEQBkxv0t0JOiBHCZDnwtDX2nWXjsS9NZLDDiJqZuNtTS13wlv3PACqyHV8RdN1GbH85jRzFk9sI9CJrq2rRk_2uWQLvPLxNMwDoMXMtz7_rggM3taQFVNuMFuPaTISv1GPcKRMoY/s1600/kkkaa.jpg" /></a></div> <br /> <br /> <br /> <br /> <br /> <br />Genellikle kadınlara özgü bir hastalık olarak düşünülen meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor. Dünyada her 100 erkekten birinde meme kanseri görüldüğünü belirten uzmanlar, "Ben erkeğim, bende olmaz" ön yargısının geç teşhise, bunun da ölüm riskini çok daha çok arttırdığına dikkat çekiyor.<br /><br />MERSİN - Erkeklerdeki ön yargı, meme kanserinin yayılma riskini çok fazla arttırdığı gibi tedavisini de zorlaştırıyor. Erkeklerin meme kanseri ihtimalini düşünmemeleri sebebiyle Kanser genelde yayıldıktan sonra fark ediliyor. Hastalığın seyri kadınlara oranla daha ağır ve daha ölümcül oluyor. İHA muhabirine açıklama yapan Mersin Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Cengiz Titiz, erkekleri meme kanseri konusu ile ilgili uyardı. Memenin bir organ olduğunu vurgulayan Dr. Titiz, kadınlar kadar sık olmasa da erkeklerde de meme kanseri görüldüğünün altını çizdi. Türkiye'de erkeklerin, 'bende meme kanseri olmaz' gibi bir önyargıya sahip olduklarına dikkat çeken Titiz, "Bu çok yanlış bir kanaat. Meme dokusu olan herkeste kanser gelişebilir. Nasıl tüm dokularda kanser gelişme riski varsa memeden de kanser gelişme riski o kadar var. Yalnız kadınlara göre erkeklerde son derece düşük. Dünyada erkek meme kanseri görülme oranı yüzde 1 ya da bunun altında. Ancak, önyargı sebebiyle erkekler bunu ihmal ediyor" dedi.<br /><br />"KADINDAKİ BELİRTİLERİN AYNISI ERKEKTE DE VAR"<br /><br />Kadınların, yapılan çalışmalarla meme kanseri konusu ile ilgili bilinçlendiklerini ve hekime başvurduklarını, böylelikle erken tanı konabildiğini söyleyen Dr. Titiz, yalnız Türk toplumunda meme dokusunun kadına ait olduğu düşünüldüğü için erkeklerin kanseri ihmal etme durumlarının daha yüksek olduğunu kaydetti. Meme kanseri olan kadınlarda görülen tüm belirtilerin erkekteki meme dokusunda da görüldüğüne işaret eden Titiz, "Meme derisindeki değişiklik, ele gelen bir sertlik, koltuk altında ele gelen bir sertlik, açılan bir yara, geçmeyen bir yara, meme başından bir akıntı gibi tüm şikayetler erkeklerde görülebileceği için böyle bir durumda erkeklerin de 'mememde kanser olmasa bile bir hastalık var mı' diye bir doktora gitmesi gerekiyor" şeklinde konuştu.<br /><br />Erkek meme kanserinin, erkekte meme büyümesine neden olan jinekomasti hastalığı ile karışabileceği konusu ile ilgili da uyaran Titiz, memede büyüme ya da asimetri gibi şikayetlerin görülmesi halinde kesinlikle bir uzmana gidilmesi gerektiği uyarında bulundu.<br /><br />"GENETİK YATKINLIK ÖNEMLİ"<br /><br />Kadınlarda meme kanserine yol açan tüm risklerin erkekler için de geçerli olduğunu dile getiren Titiz, "Birincisi yaş. Meme kanserinin 50 yaş ve üzerinde görülme sıklığı daha çok. Bu erkekler için de geçerli. Genetik etkenler, diyet ve çevresel etkenler, yağdan zengin gıdalarla beslenme, Alkol ve sigara tüketimi, bunların hepsi meme kanseri oluşmasında risk etkeni" şeklinde konuştu.<br /><br />Genetik yatkınlığın önemine de değinen Dr. Titiz, "Özellikle iki tane gen üzerinde çok hassas çalışmalar yapılmış ve bu iki genin meme kanseri üzerinde son derece etkili olduğu görülmüş. Kadınlarda olduğu kadar erkeklerde de etkili. Bu genlerdeki mutasyonlar meme kanserine yol açmakta. Genetik yatkınlık olduğu için babadan da meme kanseri geçme riski var. Ailede esasen meme kanseri hikâye sü varsa birinci derece akrabaların hepsinde bu risk var. Erkek kadın olması fark etmiyor" diye konuştu.<br /><br />"KADINLARA ORANLA DAHA KÖTÜ SEYREDİYOR"<br /><br />Erkeklerde meme kanserinin kadınlara oranla biraz daha kötü seyrettiği bilgisini veren Titiz, toplumda 'erkekte meme kanseri daha süratli öldürür' gibi bir algı olduğunu ifade ederek, şu şekilde devam etti:<br /><br />"Bunun da tek nedeni erkeklerin kadınlar kadar titiz olmaması ve teşhisin tamamıyla daha geç konması. Erken teşhis kadınlarda nasıl önemle vurguladığımız bir konuysa erkekler için de benzeri geçerli. Erken teşhis konmadığı zaman kadında olduğu gibi erkekte de maalesef öldürücü oluyor. Zaten meme kanserinden ölümlerin büyük bir kısmı kanserin tedavisinden sonra metastaz dediğimiz yayılımlara bağlı gelişiyor. Erkeklerde de geç teşhis konduğu ve bu yayılımlar diğer organları etkilediği için ölümler daha fazla bundan kaynaklanıyor."<br /><br />Erkeklerde de meme kanserinde kadınlara uygulanan tedavinin benzerinin uygulandığını belirten Titiz, teşhis konduğu andan itibaren hastalığın tedavi sürecinin başladığını, ilaç tedavisi, Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi tedavi gibi kadınlarda hangi yol izleniyorsa erkeklerde de aynı yolun izlendiğini kaydetti.<br /><br />Erkeklerin de meme dokusuna sahip olduklarının farkında olmaları çağrısında bulunan Titiz, şöyle dedi:<br /><br />"Vücutlarında nasıl en küçük bir sorun olduğunda, bir sivilce çıksa dahi bazen önemsiyorlar, memede de herhangi bir lezyon gördüklerinde, ellerine gelen bir sertlik, şişlik, koltuk altında bir sertlik, şişlik, memede ağrı, sızıntı, akıntı gibi şikayetler olduğu takdirde kesinlikle 'ben erkeğim, bana bir şey olmaz' mantığıyla yaklaşmayıp 'bende de meme var, bende de meme kanseri çıkabilir, yüzde 1 de olsa ben bu yüzde 1'in içerisinde olabilirim' deyip bir doktora kesinlikle muayeneye gitmeleri gerekiyor."(İHA)

ediyor erkekleri de tehdit kanseri Meme meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor

meme kanseri erkekleri de tehdit ediyor Genellikle kadınlara özgü bir hastalık olarak düşünülen meme kanseri erkekleri de tehdit ed...

Devamı »

Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmeli

Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmeli?<br /> <br /> <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_tdSo4pWxS7fITm0FahGBf53TdD2AC2qZ3SE3dgNjXOze7kMg_atWOgkm8gGNQKBhyRuADV2CJbYfhX2bdj6srq2Ffc8s0lzlNCyy3XgFgOgyO1-fhXO6lQPtUqEHwz4NMI-MnEjHQCXL/s1600/t%C4%B1rnak-.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_tdSo4pWxS7fITm0FahGBf53TdD2AC2qZ3SE3dgNjXOze7kMg_atWOgkm8gGNQKBhyRuADV2CJbYfhX2bdj6srq2Ffc8s0lzlNCyy3XgFgOgyO1-fhXO6lQPtUqEHwz4NMI-MnEjHQCXL/s1600/t%C4%B1rnak-.JPG" /></a></div> <br /> <br /> <br />   Tırnak batması, başınıza geldiğinde sizi fazlasıyla rahatsız edecek bir durumdur. Onun için daha başınıza gelmediyse tedbirini almak ve başınıza geldiyse de bu durumu revizyona için, yazımızdaki bazı hususlara dikkat etmeniz gerekecek.<br />   Tırnak batması çoğu nedenden gerçekleşebilir. Ayakkabı seçimi, ayağın aşırı terlemesi ve en önemlisi de yanlış tırnak kesimi diyebiliriz. Tırnak batmasını engellemek için tırnak kesiminize dikkat etmiyorsanız, her an bu sorunla siz de hazır olun.<br /><br />Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmelidir?<br /><br />Bu hususta dikkat etmeniz gereken şey, el tırnakları ile ayak tırnaklarının aynı biçimde kesilmediğidir. Tırnak batmasını önlemek için el tırnaklarınızı oval, yani yuvarlak biçimde kesmelisiniz. Ancak bu durum ayak tırnakları için geçerli değildir. Şayet ayak tırnaklarınızı da el tırnakları gibi oval şekilde kesmeye devam ederseniz tırnak batması problemi ile karşılaşabilirsiniz. Peki ayak tırnakları nasıl kesilmeli? Ayak tırnakları da netlikle düz şekilde kesilmelidir. Ayak tırnaklarınız, parmağınızın biçimine getirmeye çalışmayın. Yani kenarlardan da keserek oval hale getirmeyin.<br />tırnak batmasını önlemek için tırnaklar nasıl kesilmeli<br />Tırnaklar nasıl kesilmelidir<br /><br /><br />Tırnak Batmasını Önlemek İçin Ayakkabı Seçimi Nasıl Olmalıdır?<br /><br />Kimi insanların ayakları, parmaklara doğru incelir. Kiminin de parmaklara doğru iyice genişlemeye başlar. Halk arasında pençe ayak olarak tabir edilen bu ayaklara sahip olanlar, ucu sivri olmayan genişçe ayakkabılar giymelidirler. Ayak parmaklarınız, giydiğiniz ayakkabının içinde rahat hareket etmelidir. Aksi takdirde, ayakkabının içinde sürekli sıkışık duran tırnaklar zaman içinde deriye doğru gelişmeye başlayacak ve ete batacaklardır. Bu durumda iltihaplanmaya ve ağrılara neden olacaktır.<br />   Bunun yanı sıra yıkadığınız ayaklarınızı ve parmak aralarını kesinlikle kurutmanız lazımdır. Ayaklar ıslakken çorap giymemeye dikkat etmelisinizdir.

İçin Kesilmeli nasıl Önlemek Tırnak Batmasını Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmeli Tırnaklar Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmeli

Tırnak Batmasını Önlemek İçin Tırnaklar Nasıl Kesilmeli?    Tırnak batması, başınıza geldiğinde sizi fazlasıyla rahatsız edecek bir du...

Devamı »